DUYGULARIMIZ; DOĞUŞTAN MI, SONRADAN MI ?
Korku, sevinç, öfke, merak, keder ve bizi insan yapan daha nice duygular. Nasıl hissederiz? Hangi durumda nasıl hissedeceğimiz doğduğumuz andan itibaren yüklenmiş midir sizce? Araştırmalar bu soruya hayır cevabını veriyor.
Duygularımız çocukluğumuzdan itibaren yaşadığımız olaylara, kendi kişisel hayat tecrübemize göre şekillenir. Belirli bir olay karşısında o an hissettiğimiz duygu beynimize kaydedilir. İlerleyen hayatımızda benzer bir durumla karşılaştığımızda, beynimiz geçmiş tecrübelerimizden kayıtlı olan duyguları referans olarak, o an için en ideal duygu seçimini yapar. Hissettiğimiz bu duygu üzerinden de içinde bulunduğumuz duruma tepki veririz.
Yani duygularımız, vücudumuzdan ve çevremizden gelen duyusal girdilere, hedefimize ve önceki deneyimlerimize dayalı olarak o anda yaratılır. Tüm bu süreç ise biz fark etmeden bilinçsizce gerçekleşir.
Yetişkin hayatımızda belirli bir anda hissettiğimiz bir duygunun izini sürmeye kalktığımızda kendimizi çocukluk hayatımızın kenarında bulabiliriz. Nasıl bir çocukluk hayatı yaşadığımız, büyüdüğümüzde olaylar karşısında hissedeceğimiz duygular için de referans niteliği taşır. Eğer büyürken ebeveynlerimiz tarafından ihmale uğradıysak, büyüdüğümüz ortam psikolojik açıdan sağlıklı değilse, olumsuz tecrübeler yaşadıysak, beynimize kaydettiğimiz duygular yetişkin hayatımızda bize sorun çıkarabilir.
Aslında tehdit içermeyen bir durumu tehdit gibi algılayabiliriz. Çevremizdeki insanlar bizimle güvenli bir ilişki kurmaya çalışırken biz sürekli tetikte savunmada bekleyip, bu sağlıklı ilişkilerin kurulmasını şüphe duygusu ile engelleyebiliriz. Duygumuz içinde olduğumuz durumla uyumsuz olursa, vereceğimiz cevap da uyumsuz olacaktır. Her uyumsuz cevap ilişkilerimizi ve hayatımızın kalitesini olumsuz etkileyecektir.
Duygularımızın içinde olduğumuz durumla uyumlu olmasını sağlayabilmek için önce hangi durumlarda spesifik olarak ne tür duygular hissettiğimize odaklanalım. Başlangıçta bunu yapmak zor gelebilir, küçük bir defter alıp gün içinde hissettiğimiz duyguları not alabiliriz. Günün sonunda belirli bir olaya verdiğimiz duygu kendi başımıza ya da terapistimizle tartışıp, o duygunun sağlıklı ve uyumlu olup olmadığını, aynı durumda alternatif hangi duyguların daha sağlıklı olacağı üzerine düşünebilir, kafa yorabiliriz.
Duygulanım yazının başında da belirttiğim gibi bilinçsizce gerçekleşen bir süreçtir. Bu sürece bilinçli farkındalığı dahil etmek elbette zor olacaktır. Ama bize yaşadığımızı hissettiren duygular değil midir? Sağlıklı duyguların peşinden koşmak, duygulanım durumumuzu düzenlemek için çaba harcamak aslında daha mutlu ,daha tatminkar bir hayatın peşinden koşmaktır.
Uzman Psikolog Evrim Dursun