GENEL OLARAK KAYGILI BİR İNSANIM,ZATEN HEP KAYGILIYDIM
Size gündelik hayatınızda en çok hissettiğiniz ,size en çok eşlik eden duygu hangisidir diye sorduğumda ,bu soruya cevabınız kaygı ise gelin bunu biraz konuşalım.
Gün içerisinde yapılacak işler, görevler ,konular herkes ve her şey ile ilgili sürekli kaygılanıyor ,kafanızın içinde olabilecek her türlü risk durumu için yeni senaryolar yazıyor olabilirsiniz. Hatta belki öyle bir noktaya geliyorsunuz ki ,düşünmekten yoruluyorsunuz. Bu tıpkı gün boyunca siz işlerinizi yaparken ,arkada bangır bangır çalan bir radyonun verdiği rahatsızlık gibidir. Gürültüsü sizi sürekli işlerinizden ve anı yaşamaktan alıkoyar.
Yaşadığınız durum kesin tanı koymamakla birlikte genel kaygı bozukluğu olabilir. Yoğun kaygıdan dolayı bana gelen danışanlarımla kişiye özel farklı bir çok yöntem ve teknik kullanıyoruz. İlk etapta amacımız radyonun sesini kısmak, yani kaygı duygusunun rahatsız edici düzeyini düşürmek oluyor. Bunun için ise size kaygı veren düşünceleri değiştirmeye ,baskılamaya ya da onlarla savaşmaya çalışmayız. Bu aslında kaygının verdiği rahatsızlıkla mücadele etmede nafile bir çabadır. Tam tersine yine farklı ve kişiye özel tekniklerle hem o düşüncelere ,hem de o düşüncelerin verdiği rahatsızlığa tahammül etmeyi öğreniriz. Bilişsel Davranışçı Terapi ,Davranışçı yaklaşım, Mindfullness adıyla bilinin farkındalık temelli teknikler en çok kullandığımız araçlardandır. Kaygınızın şiddetine bağlı olarak bir psikiyatrist yönlendirmesi ile ilaç tedavisi de alabilirsiniz.
Genel kaygı bozukluğunda mesele “kaygı “ dır. Neden kaygılanırız ?Kaygı aslında nedensiz gelen bir duygu değildir, bir görevi vardır. Kaygı bir kaçınma stratejisidir. Sürekli kaygılanan insanlar aslında şimdide değil, kafalarının içinde yaşarlar. Zihinlerinde sürekli sorun çözerler ,olabilecek her senaryoyu düşünüp ,planlayarak hayatı kontrol etmeye çalışırlar. Sürekli kaygılanmanın bir diğer işlevi de insanın zihninde o sorunun üzerinde çalışıyor ya da çözüyormuş gibi bir izlenim yaratır. Fakat bu bir illüzyondur. Çünkü gerçekte bir koltukta oturup saatlerce düşünürken ,davranış olarak aslında hiçbir şey yapmamışlardır.
Sürekli kafanızda bir konuda kaygılandığınızda içinde olduğunuz o andan ,gerçeklikten de kaçmış olursunuz. O ana ait gerçek rahatsız edici duygu ve düşüncelerden de kaçınırsınız. Terapilerde temel olarak kaygı ile ona eşlik eden olumsuz duygu ve düşüncelere tahammül etmeyi ,onlarla baş edebilmeyi öğreniriz. Tahammül gücümüz arttığında kaygı duygusuna olan ihtiyaç ortadan kalkar. Kaygı giderek azalır, size de hayatı keyifle ve anın tadını çıkararak yaşamak kalır.
Uzm. Psk. Evrim Dursun